Kredi Süresi İçerisinde Sigorta Poliçesini Yenileme Sorumluluğu Kredi Kullanana Ait Olmakla Birlikte, Yenilemeye İlişkin Bildirim Yapma ve Bilgilendirme Sorumluluğu Kredi Veren Bankaya Aittir. 

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2015/34341

Karar Numarası: 2017/12596

Karar Tarihi: 18.12.2017

BANKADAN KULLANDIĞI KONUT KREDİSİNE BAĞLI OLARAK HAYAT SİGORTASI YAPTIRAN MURİSİN VEFATI ÜZERİNE KREDİDEN BAKİYE KALAN KISMIN HAYAT SİGORTASINDAN KARŞILANMASI İSTEMİ – Muris Tarafından 2010 Yılı İçin Hayat Sigortası Yaptırılmadığı – Kredi Sözleşmesi Nedeniyle Hayat Sigortası Yapılmasındaki Amacın Banka Yönünden Kredi Borcunun Teminat Altına Alınması Olduğu Kadar Sigortalının da Bunda Menfaatinin Olduğu – Kredi Süresi İçerisinde Sigorta Poliçesini Yenileme Sorumluluğu Kredi Kullanana Ait Olmakla Birlikte, Yenilemeye İlişkin Bildirim Yapma ve Bilgilendirme Sorumluluğunun Kredi Veren Bankaya Ait Olduğu

KREDİ SÜRESİ İÇERİSİNDE SİGORTA POLİÇESİNİ YENİLEME SORUMLULUĞU KREDİ KULLANANA AİT OLMAKLA BİRLİKTE, YENİLEMEYE İLİŞKİN BİLDİRİM YAPMA VE BİLGİLENDİRME SORUMLULUĞUNUN KREDİ VEREN BANKAYA AİT OLDUĞU – Bankanın, Davacının Murisine Ait Kredili Hayat Sigortasının Yenilenmesi İçin En Azından Muhatabına Bildirim Yapmak Suretiyle Kredi Borçlusunu Konu İle İlgili Bilgilendirmesinin Asgari Özen Yükümlülüğünün Bir Sonucu Olduğu – Dürüstlük Kurallarının da Bir Gereği Olduğu – Davacının Uğradığı Zarar Nedeniyle Tarafların Müterafık Kusurlu Olduğu

BANKANIN ASGARİ ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ – Kredi Süresi İçerisinde Sigorta Poliçesini Yenileme Sorumluluğu Kredi Kullanana Ait Olmakla Birlikte, Yenilemeye İlişkin Bildirim Yapma ve Bilgilendirme Sorumluluğunun da Kredi Veren Bankaya Ait Olduğu – Bankanın, Davacının Murisine Ait Kredili Hayat Sigortasının Yenilenmesi İçin En Azından Muhatabına Bildirim Yapmak Suretiyle Kredi Borçlusunu Konu İle İlgili Bilgilendirmesinin Asgari Özen Yükümlülüğünün Bir Sonucu Olduğu – Dürüstlük Kurallarının da Bir Gereği Olduğu

ÖZETİ: Bankanın, sona eren davacının murisine ait kredili hayat sigortasının yenilenmesi için en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, dürüstlük kurallarının da bir gereğidir. Bu nedenle davacının uğradığı zarar nedeniyle tarafların müterafık kusurlu oldukları sonucuna varılması gerekmekte olup, davacıların murisinin ve bankanın kusur oranları takdir edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar miras bırakanları M. A.’ın davalı bankadan konut kredisi kullandığını, davalı bankadan konut kredisine bağlı olarak hayat sigortası yapıldığını, murislerinin 17.03.2010 tarihinde vefat ettiğini, krediden bakiye kalan kısmın, hayat sigortasından karşılanması yönündeki taleplerinin davalı bankaca muris tarafından 2010 yılı için hayat sigortası yaptırılmadığı gerekçesiyle reddedildiği bu nedenle bakiye taksitleri ödemek zorunda kaldıklarını, kredinin banka tarafından re’sen yenilenmediği gibi, yenilenmesi konusunda bir bildirimde de bulunulmadığını, ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2.500,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar, tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacılar murisi M. A. 27.04.2006 tarihinde 120 ay vadeli, 35.000.00 TL’lik konut kredisi kullandığı, murisin 17.03.2010 tarihinde öldüğü, kredinin kullanımı sırasında 2006-2009 dönemi için bir kez hayat sigortasının yapıldığı,üç yıllık sigortanın bitiminde sigortanın davalı banka tarafından yenilenmediği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık üç yılık kredi hayat sigortasının bitiminde bankanın sigortayı yenileme ve sigortalıya bildirimde bulunma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde; 17.1.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir. Kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, Banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Nitekim, kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği”, 17.1.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim Yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren Bankaya ait olduğunun kabulü gerekir.

Somut olayda, davalı Bankanın, 28.04.2009 tarihinde sona eren davacının murisine ait kredili hayat sigortasının yenilenmesi için en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir. Bu nedenle davacının uğradığı zarar nedeniyle tarafların müterafık kusurlu oldukları sonucuna varılmalıdır. O halde mahkemece davacıların murisinin ve davalı bankanın kusur oranları takdir edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bununla birlikte aşağıda yer alan kararda ise; avalı bankanın muriste poliçenin yenileceği hususunda bir güven oluşturduğundan söz edilemeyeceği, bunun yanında murisin başvuru formunda açıkça sigortanın yenilenmesini istemediğini bildirmesi karşısında bankanın ilgili yönetmeliğe göre bildirim yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varılamayacağı, bankaya atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle her olayın kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gereklidir.
1. Hukuk Dairesi         2020/1561 E.  ,  2021/2708 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.02.2018 tarih ve 2015/839 E. – 2018/134 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 13.02.2020 tarih ve 2018/2262 E. – 2020/238 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerin murisi ile davalı banka arasında 23.08.2010 tarihinde akdedilen genel kredi sözleşmesine istinaden murise kredi kullandırıldığını, geri ödeme planıyla, ödemelerin 24.09.2010 ila 24.08.2015 tarihleri arasında yapılmasının öngörüldüğünü, davalı banka tarafından kullandırılan kredi için 2010 ila 2014 yılı Şubat ayını kapsayacak şekilde hayat sigortası yaptırıldığını ve sigorta poliçelerin her yıl yenilendiğini, ancak bankanın 2014 Şubat ayından sonraki dönem için sigorta yaptırmadığını ve bu hususta murisi bilgilendirmediğini, oysa davalı bankanın Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliğinin 6/2. maddesine göre bu hususta bildirim yapmakla yükümlü olduğunu, banka tarafından sigorta yaptırılmaması sebebiyle bakiye kredi borcunun müvekkillerince ödendiğini, ödenen tutardan bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000.-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, murisin, hayat sigortasına ilişkin başvuru formunda sigortanın yenilenmesini istemediğini açıkça bildirdiğini, bu nedenle müvekkiline atfı kabil bir kusur bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, toplanan deliller itibariyle, davalı bankanın muriste poliçenin yenileceği hususunda bir güven oluşturduğundan söz edilemeyeceği, bunun yanında murisin başvuru formunda açıkça sigortanın yenilenmesini istemediğini bildirmesi karşısında bankanın ilgili yönetmeliğe göre bildirim yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varılamayacağı, bankaya atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 22.03.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.