ADİ ORTAKLIK SÖZLEŞMESİ

Türk Borçlar Kanunu 620. maddeye göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.

Günümüzde özellikle inşaat, enerji ve madencilik gibi alanlarda yapılan yatırımların büyük bir finans desteği ve uzmanlık gerektirmesi sebebi ile bu alanda yatırım yapacak şirketler adi ortaklık kurarak güçlerini bir araya getirmektedirler.

ADİ ORTAKLIĞIN TÜZEL KİŞİLİĞİ VAR MIDIR?

Adi ortaklıkların tüzel kişilikleri olmamakla birlikte vergi kanunları uygulaması açısından ortaklık adına vergi kimlik numarası verilir. Yine tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklığın banka hesabı açtırması ve kambiyo senedi düzenlemesi bir başka deyişle borçlanabilmesi mümkündür. 

ADİ ORTAKLIĞIN BORCUNDAN DOLAYI ADİ ORTAKLIĞIN ALACAĞINA HACİZ KONULMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

ADİ ORTAKLIK HAKKINDA TÜRK BORÇLAR KANUNU HÜKÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türk Borçlar Kanunu 622. maddeye göre ” Ortaklar niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler”.

TBK 623. madde; ” Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa her ortağın kazanç ve zarardaki payı katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir”.

TBK 638. madde; “Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi
çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur.
Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki
payı üzerinde kullanabilirler.
Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri
borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar”.

Yukarıda yer alan hükümler ile adi ortaklığın tüzel kişiliği haiz olmaması nedeniyle ortaklığı oluşturan her bir ortağın hakkı ve ayrıca her bir ortağın kendi alacaklılarından ötürü ortaklığın hakları korunmaya çalışılmıştır. İlgili hükümlerin düzenlenmesinde KANUN KOYUCUNUN AMACI İHALE İLE VERDİĞİ İŞLERİN DEVAMINI SAĞLAMAK ve iş ortaklığını oluşturan şirketlerin şahsi alacaklılarının iş ortaklığını zor duruma sokmasını engellemektir. Ancak TBK’nın 638. maddesinin 3. fıkrası; adi ortaklığın tayin etmiş olduğu pilot ortağın yapmış olduğu hukuki tasarruflara karşı tüm ortakların müteselsilen sorumlu olduğunu öngörmektedir. Öyle ise, ortaklığın borcunun ortaklardan birinin şahsi borcu olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. ORTAKLIĞIN BORCUNDAN DOLAYI TÜM ORTAKLARIN MÜTESELSİL SORUMLULUĞU DİĞER ORTAKLARI BORÇTAN KURTARMAYACAĞI GİBİ ORTAKLIK MALLARININ DA HACİZDEN KURTULMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

GÜNCEL KARARLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/127E. 2018/225K. sayılı, 2018/235E. 2018/424K. sayılı ve 2018/304E. 2018/399K. sayılı kararlarında; “Adi ortaklık olarak çek, senet düzenlenecek, alacağın tahsili noktasına gelindiğinde adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur diyerek adi ortaklığın hak ve alacakları haczedilemeyecektir. Ticari hayatta adi ortaklık borçlu olarak yer alabildiğine göre adi ortaklığın hak ve alacakları da haczedilebilmelidir.” denilerek usul ve yasaya uygun olarak karar verilmiştir. MAHKEME TARAFINDAN KANUN HÜKÜMLERİ İNCELENMİŞ VE KANUN HÜKÜMLERİNİN İŞ ORTAKLIĞININ ŞAHSİ BORÇLULARI İÇİN GETİRİLMİŞ OLDUĞUNA KANAAT GETİRİLMİŞTİR.

Özetle mahkeme kararlarında; mevcut düzenlemelerin adi ortaklığı oluşturan şirketlerin şahsi sorumluluklarına ilişkin olarak değerlendirilmesi gerektiği ve ticari hayatta adi ortaklık borçlu olarak yer alabildiğine göre adi ortaklığın hak ve alacaklarının haczedilebileceği kanaatine varılmıştır.

Adi ortaklık tarafından verilen ve adi ortaklığı borç altına soktuğu kabul edilen kambiyo senedinden ötürü yapılan takipte adi ortaklığın mal ve haklarının haczedilebileceğinin düşünülmemesi kanaatimizce de Borçlar Kanunu mantığına aykırıdır. Mevcut düzenlemeler adi ortaklığı oluşturan şirketlerin şahsi sorumluluklarına ilişkin olarak değerlendirilmelidir. Aksi takdirde adi ortaklık olarak çek, senet düzenlenecek, alacağın tahsili noktasına gelindiğinde ise adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur denilerek adi ortaklığın hak ve alacakları haczedilemeyecektir.

TBK’nın 622 ve 623. maddelerine göre; adi ortaklıkta, her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki, yıl sonunda bilançonun düzenlenmesi ile ortaya çıkan kar payını haczettirebilirler. ANCAK İLGİLİ HÜKÜMLERDE ORTAĞIN KİŞİSEL ALACAKLILARINDAN BAHSEDİLMEKTEDİR.  İlgili kararlara konu somut takip dosyasında, adi ortaklık adına borçlanılmış, adi ortaklığı oluşturan yetkili ortak takip konusu kambiyo senedine imza atmış ve adi ortaklığı oluşturan tüm borçlular müteselsil sorumluluk altına girmişlerdir. Yani alacaklı, ortaklıktan alacaklıdır.

Konya 2. İcra Hukuk Mahkemesi 2015/701E. 2015/926K. sayılı mahkeme kararında; günümüzde adi ortaklık sözleşmelerinin yaygın bir şekilde uygulanmakta olduğunu ve bu uygulamanın 3. kişilere karşı kötüniyetli uygulamalara sebep olduğunu belirtilmiştir.

Kararda mahkeme, “Adi ortaklık olarak değerlendirilen bu yapılar hem bankada hesap açmakta ve çek karnesi almakta hem de üçüncü kişilere karşı borçlanmakta olup haklarında takip başlayınca da hem husumet itirazında bulunmakta hem de öncelikle tasfiye cihetine gidilmesi gerektiğini ileri sürmekte, bu şekilde kanuna karşı hile yaparak hukuken korunamayacak şekilde kötüniyetli davranmaktadırlar.

Yasa koyucunun amacı üçüncü kişi alacaklılara zarar vermek olmayacağına göre bu nevi oluşumların kötüniyetli yaklaşımlarının hakkın suiistimali olduğu tartışmadan varestedir” diyerek adi ortaklıklarının günümüzdeki sorununu en iyi şekilde ortaya koymuştur.

YEREL MAHKEME KARARLARI YÜKSEK MAHKEME TARAFINDAN DA ONANMIŞTIR

Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/127E. 2018/225K. sayılı dosyası hakkında yapılan istinaf başvurusu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/2624E. 2018/1890K. sayılı mahkeme kararı ile  reddedilmiştir. İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu da; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/180E. 2020/244K.  sayılı kararı ile reddedilerek karar, 15.01.2020 tarihinde onanmıştır.

SONUÇ

 ADİ ORTAKLIK TİCARİ HAYATTA BORÇLU OLARAK YER ALABİLDİĞİNE GÖRE; ADİ ORTAKLIĞIN HAK VE ALACAKLARI DA HACZEDİLEBİLMELİDİR.

Ticari hayat içerisinde mevzuata dayalı olarak devletten ihale alabilen, sözleşme yapabilen, vergi numarası alabilen, bankada hesap açtırıp çek karnesi alabilen ve her türlü borç altına girebilen, borçlandığı firmalara çek keşide ederek verebilen ve böylece bir tüzel kişiliğin yapabileceği bütün işleri yapabilen adi ortaklığın, sıra borcunu ödemeye geldiğinde, “benim tüzel kişiliğim yok, bana karşı yasal takip yapamayacağınız gibi hak ve alacaklarıma da haciz koyamazsınız” demesi HUKUKEN kabul edilebilir değildir. Emsal kararlarda da; adi ortaklığın borcundan dolayı ortaklığın alacaklarına haciz konulabilmesinin mümkün olduğu açıkça vurgulanmıştır.